Welcome to Our Website

Lisanslı projeler gerçekleşseydi enflasyon düşebilirdi

Başak Nur GÖKÇAM

Kovid-19 salgının­dan çıkışın etkisiy­le küresel emtia fi­yatlarında yaşanan hızlı ar­tış, 2022 yılının Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’yı işga­liyle beraber derinleşen bir kriz halini aldı. Küresel ya­kıt fiyatlarının artması nede­niyle ülkemizde de özellikle elektrik üretim maliyetle­rinde kritik bir artış yaşandı. 2022 yılının başındaki zam­la son kullanıcı tarifelerine yansıyan fiyatlar, farklı tüke­tici gruplarının elektrik ma­liyetini de önemli ölçüde ar­tırdı.

Sürdürülebilir Ekono­mi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) ve APLUS Enerji ortaklığında yayımla­nan ‘Elektrik Fiyat Hareket­leri ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Piyasaya Et­kisi II’ adlı rapora göre, ye­nilenebilir enerji kurulu gü­cündeki artışın elektrik fatu­ralarını düşürerek, tüketici enflasyonunu iyileştireceği ortaya koydu. Rapora göre, halihazırda lisansı olan gü­neş ve rüzgâr enerjisi pro­jeleri hayata geçmiş olsaydı (45 GW), enflasyon 13,8 pu­an, ithal yakıta harcanan bütçe ise 3,6 milyar dolar az olacaktı.

Enerji Piyasası Düzenleme Ku­rumu (EPDK) verilerine göre 2022 yılının Ka­sım ayında, enerji depolama tesisine entegre RES ve GES yatırımlarına ilişkin yeni yö­netmelik açıklandı. Söz ko­nusu yönetmelik ile depola­malı RES ve GES’lere yarış­masız önlisans alma hakkı verildi.

Depolama devri başlıyor

Büyük ilgi uyandıran ye­ni yatırım modelinin açık­lanmasının ardından 200 GW’ın üzerinde başvuru alındı. 2024 Mayıs ayı itiba­rıyla da bu yatırım modeli al­tında toplam 31,8 GW sevi­yesinde önlisans alındı. Ön­lisansı alınan yatırımların önümüzdeki yıllarda kade­meli olarak devreye girme­si beklenirken, yeni mode­le duyulan ilgi sebebiyle de gelecek dönemlerde devre­ye girecek olan yenilenebilir enerji kapasitesinin önem­li bir kısmının depolama ile entegre RES ve GES tesisle­rinden kaynaklanacağı tah­min ediliyor.

Yenilenebilir enerjiye du­yulan yoğun ilginin, 2022 yılının ikinci yarısı ve 2023 yılı için yenilenebilir ener­ji üretiminin daha fazla ger­çekleşmesi durumunda üre­tim maliyeti, ithalat mali­yeti, karbon emisyonları ve enflasyon gibi pek çok alan­da olumlu etkiler görülece­ğine işaret edildiğine dikkat çekilen raporun, yenile­nebilir enerji alanında yapı­lacak politika tercihlerinin olası olumlu etkilerini gös­termek açısından da yol gös­terici olacağı öngörülüyor.

Rapora göre, yenilenebi­lir enerji üretiminin artırıl­ması üretim maliyetlerinin ve enflasyonun düşürülmesi, enerjide ithalat bağımlılığı­nın azaltılması, arz güvenli­ğinin sağlanması ve karbon emisyonlarının düşürülmesi gibi pek çok konuda olumlu katkı sunuyor.

Temiz enerji teşviki iyileşme sağlayabilir

Çalışmanın sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan SEFiA Direktörü Bengisu Özenç “Türkiye’de son dönemde enflasyon­da yaşanan sınırlı düşüşün devam etmesi beklenir­ken, elektrik üretim faali­yetlerindeki artış nedeniy­le 1 Temmuz’da yürürlüğe giren yüzde 38’lik elektrik zammı bu düşüşün hızı ko­nusunda soru işaretlerine neden oldu.

Mesken tarife­sindeki bu değişikliğin tem­muz ayı enflasyonuna et­kisinin 0,53 puan, 2024 yıl sonu enflasyonuna etkisi­nin ise 0,67 puan olacağı he­saplanıyor. Yayımladığımız yeni çalışmamız ise enflas­yonun düşüş eğilimine girdiği bu dönem­de, sisteme daha yüksek yenilenebi­lir enerji entegrasyonuy­la bu düşüşün hız­landırıla­bileceğini gösteriyor.

Fosil yakıt gibi, çevresel maliyet­lerinin yanında, enerji üre­tim maliyetlerini de artır­ma potansiyeli taşıyan kay­naklar yerine yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesi, Türkiye ekonomisinin te­mel problemleri olan cari açık ve enflasyonu iyileşti­recek, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefini de destekleye­cektir” dedi.

“Arz krizlerinden kaçınmak için yenilenebilir önemli”

Yerli ve temiz kaynaklar­dan elektrik üretiminin ar­tırılmasının, Türkiye’nin iklim hedeflerine erişmesi, enerjide ithalat bağımlılığı­nı azaltması ve olası arz kriz­lerine karşı direncini artır­masında en temel rolü oyna­yacağını belirten APLUS Enerji Da­nışmanlık Müdürü Göksin Bavbek ise, “Geçtiğimiz beş yıl içerisinde yaşanan gelişmeler küresel enerji piyasalarının ne kadar kırılgan ve bek­lenmedik krizlere açık olduğunu net bir şekilde göstermiştir” diye konuştu.

23,5 GW olan güneş ve rüzgâr kurulu gücü 45 GW olsaydı:

-Aralık 2023 itibarıyla yüzde 64,8 olarak gerçekleşen yıllık TÜFE enflasyonunun yüzde 51 olacağı ortaya konuldu.

-2022 yılının son altı ayı için ülkenin ithal yakıt faturasının 5,3 milyar dolar, 2023 yılının tamamında ise 3,6 milyar dolar miktarında düşeceği hesaplandı.

-Elektriğin serbest piyasadaki fiyatı artan YEKDEM maliyetlerine rağmen 2022 yılı son altı ayı için gerçekleşen değerlere kıyasla yüzde 22,9, 2023 yılının tamamı için ise yüzde 11,3 daha düşük olacağı sonucuna varıldı.

-Özellikle karbon yoğun kaynakların ikame edilmesi yoluyla 2022 yılının son altı ayında 13,1 milyon ton karbondioksit eşdeğeri, 2023 yılının tamamında ise 28,9 milyon ton karbondioksit eşdeğeri karbon azaltımı yapılacağı görüldü.

“Hızlandırılacak uygulamalara ivedilikle geçilmeli”

Raporla, enerji piyasasında gerçekleşmesi olası küresel arz krizlerinden kaçınmak için yenilenebilir enerji kaynaklarının öneminin ortaya konulduğunun altını çizen APLUS Enerji Danışmanlık Müdürü Göksin Bavbek, “Arz güvenliği sorunları aşılmış, son kullanıcılara düşük maliyetli elektrik sağlayan ve karbonsuzlaşmış bir enerji sistemine geçiş için maliyet açısından da en uygun kaynaklar haline gelmiş olan rüzgâr ve güneş yatırımlarını hızlandıracak uygulamaların ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir